boyunu aşan suya girmek
Fiil
başından büyük işe girişmek.
görevlerinden kaçmak
Fiil
mali güçlüklerle karşılaşmak
Fiil
mali güçlüklerden kurtulmak
Fiil
bir memleketi terk etmek
Fiil
güç durumdan kurtulmak
Fiil
(uçak) baş aşağı dalıştan sonra yatay duruma dönmek
Fiil
sıkıştırıldığı yerden kurtulmak
Fiil
solundan/ters tarafından kalkmak.
huysuz/hırçın olmak, herkesi terslemek, yatağın ters tarafından kalkmak.
He was born on the wrong side of the blanket: O piç olarak doğdu.
kontrol edilemez duruma gelmek
Fiil
çığırından çıkmak, çapraşık/dizginlenemez hale gelmek.
abartma ! kimsenin inanmayacağı şeyler söyleme
(ev) artık onarılmaz duruma gelmek
Fiil
gözden/ortadan kaybolmak, gözönünden uzaklaşmak.
birşeyden yakayı sıyırmak
Fiil
çalışarak başarıya ulaşmak
Fiil
(bir işte) ipin ucunu kaçırmak, kontrolunu kaybetmek, hâkim olamamak.
(US) en iyiyi seçip almak
Fiil
bir şeyin tadını çıkarmak
Fiil
merhametsizden merhamet beklemek.
büyük bir şey elde etmemek
Fiil
birinden para sızdırmak
Fiil
birinden para koparmak
Fiil
ikna etmekte başarılı olamamak
Fiil
(bir kimseden) yardım/muavenet görmemek.
You won't get much change out of me! Benden sana pek
hayır yok/Sana pek yardım edemem/benden medet umma.
(a) çıkmak, gitmek, defolmak.
get out (of here)! Defol!.
The meeting went on late, so I got out as soon as I could. (b) yayınlamak, etrafa yaymak, herkese duyurmak, ortaya çıkmak, sız(dır)mak, (c) çekilmek, ayrılmak, kaç(ın)mak, kurtulmak, kurtarmak.
get out without loss: zararsız kurtulmak.
get out of doing something: bir işten sıyrılmak//kurtulmak.
get out of the habit of doing something: bir alışkanlıktan kurtulmak.
get out from under: (karışık bir işten) sıyrılmak, yakayı kurtarmak. (d) ortaya çıkarmak, tamamlamak.
to get out a book. They've got a better car out now. (e) güçlükle/zorla söyle(t)mek.
The police got the truth out of him. (f) kazanmak, eline geçmek.
I shall get nothing out of it: Bundan bir kazancım olmayacak/elime bir şey geçmeyecek.
birine bir şeyi itiraf ettirmek
Fiil
birini zor bir durumdan kurtarmak
Fiil
bir şeyi birinden koparmak
Fiil
birini güç durumdan kurtarmak
Fiil
birini kötü durumdan kurtarmak
Fiil
birinden bir bilgi koparmak
Fiil
birinden birşeyi almak
Fiil
birinden birşeyi koparmak
Fiil
birşeyden kazançlı çıkmak
Fiil
birşeyden zevk almak
Fiil
birşeyden yarar sağlamak
Fiil
birşeyden yararlı bilgiler edinmek
Fiil
birşeyden fayda sağlamak
Fiil
birşeyden faydalı bilgiler edinmek
Fiil
bir şeyi tamamlayıp halletmek
Fiil
en etkin bir biçimde kullanmak
Fiil
bir şeyin en iyisini elde etmek
Fiil
bir kimseden en iyi şekilde yararlanmak.
to get the best out of the bargain: pazarlıktan kârlı çıkmak.
bir şeyden azami fayda elde etmek
Fiil
arabayı hendekten çıkarmak
Fiil
Defol buradan! Cehennemol!
Let's get the hell out of here! Çabuk buradan tüyelim!
en etkin bir biçimde kullanmak
Fiil
bir şeyin en iyisini elde etmek
Fiil
en etkin bir biçimde kullanmak
Fiil
bir şeyin en iyisini elde etmek
Fiil
(a) kışkırtmak, tahrik etmek, kızdırmak.
He got a rise out of John by making a joke about his sister. (b) (beklenen cevabı) hatırlatmak, ipucu vermek.